Neredeyse hepimiz bu imza kampanyalarına katılıyoruz, takviye veriyoruz. Lakin bu imzaların nereye gittiğini, ne amaçlandığını pek çoğumuz bilmiyoruz.
Peki tek ‘tık’la attığımız bu imzalar ne kadar geçerli? Hakikaten internette rastgele bir yere değil de “Bu kampanyayı imzala” yazısına tıklamamız bir şeyleri değiştirebilir mi? Tüm bu fikirlerimizin, sorularımızın karşılığı hayli kolay.
Bu imzaların kanunen bir geçerliliği yok.
X sayıya ulaşırsa gerçekleşeceği söylenen bu imzaların ulaştıkları sayının aslında çok da bir değeri yok. Çünkü bu imzaların kanunen rastgele bir geçerliliği de yok. Bu formda toplanan imzaların geçerli olabilmesi için kampanyaya katılan kişilerin elektronik imza kullanması gerekiyor.
Birçok sitede ise kampanyayı imzalamanız için sizden isminiz, soyadınız, yaşadığınız il ve e-posta adresiniz isteniyor. Vermiş olduğunuz bu bilgilerle de yalnızca “Ben de bu kampanyaya destek veriyorum” demiş oluyorsunuz.
Geçerliliği olmayan imzalar, dolayısıyla rastgele bir kurum yahut kuruluşa da iletilmiyor.
Biraz evvel de dediğimiz üzere; elektronik ve ıslak imza dışında rastgele bir yere tıklayarak imzaladığınız imzaların rastgele bir geçerliliği yok. Yani atılan imzaların belgelenip bakanlıklara, belediyelere, valiliklere verildiğini düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Alışılmış ki bu hayli mantıksız olurdu.
Öte yandan ilgili makamlara teslim edilmek üzere hazırlanan belgelere sadece bireylerin ad-soyadlarının yazılması da biraz garip olurdu. Ancak yeniden de birçok açıdan bu kampanyaların yararları olduğunu söylememiz gerekiyor.
Sosyal medyanın gücünü gerçek anlamda görüyoruz.
Çevrenizdeki insanlara şöyle bir bakın. Arkadaşlarınızdan, ailenizden toplumsal medya kullanmayan kaç kişi var? Tahminen 1-2 kişi aklınıza gelebilir. Fakat toplumsal medya kullanımı her geçen gün artıyor. Üstelik yediğimiz yemekler, kullandığımız bakım eserleri, giydiğimiz kıyafetler ve daha birçok şey toplumsal medyada gördüklerimize nazaran değişiyor. Yaşanan birtakım olaylarda ise toplumsal medya bizi değil, biz sosyal medyayı değiştiriyoruz.
Bir anda baktığımız, paylaştığımız her şey ‘o’ olayla ilgili hale geliyor. İşte burada da kampanyalar devreye giriyor. Her ne kadar imza olarak bir manası olmasa da söylemek istediklerimizi daha yüksek sesle söylememize yardımcı oluyorlar. Herkesin paylaştığı, yüz binlerce insanın birebir fikirde olduğu olaylar, gündem yaratarak ilgili makamlar için de harekete geçirici bir tesir yaratabiliyor.
Sosyal medya üzerinden tek bir fotoğrafı yüzlerce, binlerce insan paylaşsa bile tam bir sayı belirlemek mümkün olmazken kampanyalar sayesinde tıpkı fikirde olduğunuz kaç insan daha olduğunu görebiliyorsunuz. Yani elinizde somut bir data oluyor.
Bu somut datalar vakit zaman davalarda da kullanılabiliyor.
Her ne kadar imzaların kanunen bir geçerliliği olmasa da mevzuyla ilgili açılan davalarda ilgili kurum yahut şahıslar “Benim gibi düşünen X kişi var” demek emeliyle kampanyaya katılan şahısların dosyasını PDF olarak mahkemeye sunabiliyor.
Bazı sitelerde kampanyayı imzalamakla kalmayıp bağış da yapabiliyorsunuz.
Bu hedefle kullanılan birtakım sitelerde kampanyayı imzaladıktan sonra “XX TL göndererek destek olabilirsiniz” seçeneği çıkıyor ve dilerseniz buradan yaklaşık 40-50 TL’den başlayan ölçülerde bağış yapabiliyorsunuz. Olağan dilerseniz binlerce liralık bağış da yapabilirsiniz.
Ancak bu kampanyalara yaptığınız bağışlar çoğunlukla direkt ilgili kurum, kuruluş yahut kişiye değil; imza attığınız siteye gidiyor. Toplanan ölçünün da yanlışsız bir halde ilgili yerlere iletilmesi ise sitenin sorumluluğuna kalmış oluyor. Biliyorsunuz ki toplumsal medya ve internet üzerinden rastgele bir mevzuda yardım toplamak için alınması gereken müsaadeler ve dokümanlar var. Bu sebeple bağış yapmadan evvel kabul ettiğiniz metinleri dikkatli okumanızı tavsiye ederiz.
